
Tarsus Emek ve Demokrasi Güçleri bir ortak metne imza atarak, Mersin Büyükşehir ve Tarsus Belediyesi’nden talepte bulundu.
Tarsus Emek ve Demokrasi Güçleri bileşenleri ortak bir açıklama yayımladı.
Eğitim-Sen Tarsus Şubesi’nde toplanan Emek ve Demokrasi Güçleri, yaptıkları açıklamada, “Tarsus Emek ve Demokrasi Güçleri olarak, Tarsus Belediyesi ve Mersin Büyükşehir Belediyesi’nden taleplerimizin takipçisi olacağımızı kamuoyu ile paylaşırız. Tarsus halkını ve emekten, demokrasiden yana kurumları bu talepleri örgütlemeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
Yapılan açıklamanın tam metni şu şekilde:
“Bizler Tarsus Emek ve Demokrasi Güçleri olarak yerel yönetim seçimler yaklaşırken emekten yana, demokratik ve halkçı bir yerel yönetim için Tarsus Belediyesi ve Mersin Büyükşehir Belediyesi’nden taleplerimizi dile getirmek üzere bir araya geldik.
Halkın en temel haklarının yok edildiği, ekonomik krizin de etkisiyle asgari ihtiyaçlarına ulaşımının dahi güçleştiği, hayatın her alanının gericilikle kuşatıldığı koşullarda 31 Mart yerel seçimlerine doğru gidiyoruz. 11 ili etkileyen 6 Şubat depremlerinde iktidar halkı enkaz altında bırakmıştır, kaç canımızı yitirdiğimizi dahi bilemediğimiz bu depremler aynı zamanda neoliberal belediyecilik anlayışının çöküşünü de gözler önüne sermiştir.
İktidar ülkenin genelini enerji, sanayi ve maden sahası olarak görmektedir. Yaşam alanlarımıza baktıklarında inşaat sahaları, termik santraller, çimento fabrikaları, polipropilen fabrikaları; denizlerimize baktıklarında nükleer santraller, liman genişleme projeleri; dağlarımıza baktıklarında taş ocakları; derelerimize baktıklarında HES’ler; tarlalarımıza baktıklarında siteler görüyorlar. Rant uğruna plansız, açgözlü projelerle yaşamımızı betonlaştırıyorlar. Ülkenin değerleri ve zenginlikleri yabancı şirketlere peşkeş çekiliyor.
Tüm bunları yapmak için valisinden, kaymakamına; emniyetinden, jandarmasına ve en önemlisi de belediye başkanına kadar bütün mülki idare bir elde toplanmak isteniyor. Daha da önemlisi, 12 Eylül anayasasının üçte birini değiştiren tek adam iktidarı şimdi yeni bir anayasa yapmak için yerel seçimleri bir araç olarak görüyor. Eğer yerel seçimlerden birkaç büyükşehir ve bugüne kadar almadığı il, ilçe belediyesi alarak çıkarsa halk bize bu yetkiyi verdi diyerek, 12 Eylül anayasasını aratacak bir Anayasayı halkın önüne koyacaktır.
Tüm bu nedenlerle, yerel seçimlerin sonuçlarının ülkemizin ve halkımızın geleceğinin şekillenmesinde tayin edici bir rol oynayacağını öngörüyoruz.
Ülkenin geleceğini ve halkın yaşamını etkileyecek olan yerel seçimler emek ve demokrasi güçlerini önemli derecede ilgilendirmektedir.
Yerel yönetim seçimlerinde halkın gündemini yerel seçimlere taşımayı, emekten yana, halkçı ve demokratik bir yerel yönetim anlayışını seçenek olarak halkımıza sunmayı ve aşağıdaki ilkeler çerçevesinde birliktelik ve dayanışma için tüm demokratik kamuoyuna çağrı yapmayı görev biliyoruz.
Belediyeler, halkın mülkiyeti ve tasarrufundaki olanakları yönetirler.
Yerel yönetimlerin işlevleri trafik, zabıta ve kaldırım taşı döşemek ya da çöp vergisi toplamak gibi hizmetlerle daraltılamaz, bütün yerel hizmetleri kapsar. Belediyeler yerel sorunlar ve çözümleri ile ilgili olarak halk ile iş birliği yapar. Bu demokrasinin en temel şartıdır.
Kentin yönetimini üstlenen belediyeler kent ve mahalle meclisleri aracılığı ile halkın iradesini tanır.
Halkın yönetimine katılarak söz ve karar sahibi olduğu belediyede kent meclisleri;
Tüm mahallelerde geniş katılımla yapılacak toplantılarda, demokratik tarzda seçilecek mahalle temsilcileri,
Tüm mahalle muhtarları,
Belediye sınırları içindeki tüm işçi ve memur sendikalarının başkan ve temsilcileri,
Emekli işçi ve memurların sendika veya dernek temsilcileri,
Oda temsilcileri (Esnaf odası, TMMOB, Şoförler odası v.s.),
Yöre ve köy dernekleri temsilcileri,
Kültür sanat ve spor kuruluşları temsilcilerinden oluşacaktır.
Tüm karar ve uygulama süreçlerinde halkın tüm kesimleri inisiyatif sahibi olarak yer alabildiğinde yerel yönetim organları halkın kendi kendini yönetmesinin aracı olabilir.
Belediye başkan yardımcıları da dahil olmak üzere bütün yönetici ve müdürler, talep edildiğinde Kent Meclisleri’ne faaliyetleri konusunda bilgi vermekle yükümlü olmalıdır.
Kent Meclisleri, yöneticileri denetlemekle yükümlü olmalıdır ve gerektiğinde ilgili yöneticinin görevden alınması konusunda Belediye yönetimine tavsiye kararı sunabilmelidir.
Belediye Meclis toplantılarını halkın takip edebilmesinin önündeki engeller kaldırılmalı, toplantılar belediyenin internet sitesinden canlı olarak yayınlanmalıdır.
Yerel yönetimlerde belediye hizmetleri kâr kaygısıyla yürütülemez. Halkın kaynakları kar motivasyonuyla değil, dezavantajlı kesimler başta olmak üzere halk refahını gözeterek dağıtılmalıdır.
Ekmek ve su fiyatlarından toplu ulaşıma kadar halkı gözeten fiyatlar belirlenmeli, yoksul halkın temel ihtiyaçları ücretsiz ve ücretsize yakın olmalıdır.
Belediye hizmetleri özelleştirilmemeli ve taşerona verilmemelidir.
İşçi ve kamu emekçisi statüsündeki belediye personelinin sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi hakkı hiçbir şekilde engellenmemelidir.
Üretici ve tüketici kooperatifleri belediye tarafından teşvik edilmelidir.
Üreticilerin ürünlerinin karşılığını alması, tüketicilerin ise ihtiyaçlarını ucuz ve kolay şekilde karşılaması halkçı belediyenin ilkelerinden olmalıdır.
İstanbul Sözleşmesi gereği kadınlara, LGBTİ+’lara, çocuklara yönelik şiddetin önlenmesinde yerel yönetimlere de sorumluluklar düşmektedir.
Kadınların her alanda eşit haklara sahip olması ve eşit temsiliyeti sağlanmalıdır. Kadınların toplumsal hayata katılımı önünde önemli bir engel olan cinsiyetçi iş bölümünün ortadan kaldırılması için bakım emeğinin toplumsallaştırılmasına yönelik sosyal tesisler (Kreş, çamaşırhane, aşevi, atölye ve üretim alanları)açılmalıdır.
Kadınların şiddete karşı güçlenmesini ve korunmasını sağlayacak tedbirler (kadın dayanışma merkezleri, sığınma evi, kadın eğitim merkezleri) alınmalıdır.
Cinsel yönelim ve cinsiyet kimlikleri tanınarak LGBTİ+’lara yönelik şiddete ve ayrımcılığa karşı gerekli önlemler alınmalıdır.
Sosyal hizmetler başta olmak üzere halkın yaşamını, çalışmasını kolaylaştıracak hizmetler başlıca faaliyet alanı olmalıdır.
Yoksul emekçi ailelerin yararlanabileceği düğün ve taziye salonları açılmalıdır.Başta evsizler olmak üzere beslenme ve barınma ihtiyacı olanlara (yurt, öğrenci evi ve sosyal konut) imkanı sağlanmalıdır.
Halk sağlığı hizmetlerine ulaşım sağlanmalı, çocuklara kreş ve yuva, yaşlılar için huzur evleri açılmalıdır.
Engellilerin yaşamını esas alan bir kent yaşamı için düzenleme yapılmalıdır.
Yerel yönetimler, eğitim alanı da dahil olmak üzere kültür sanat hayatının geliştirilmesi için yatırım yapmalıdır.
Tüm yurttaşların anadilinden kaynaklı mağduriyet yaşamasının önüne geçecek bir belediyecilik anlayışı geliştirilmelidir.
Kent gençliğinin sosyal, eğitsel ihtiyaçları karşılanmalı, gençliğin temsiliyetinin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Kadınlar, gençler ve mahalle halkının kültürel, sanatsal ve kişisel gelişimlerine katkı sunacak mahalle kültür evleri açılmalıdır.
Öğrencilerin tarikat ve cemaatlerin eline bırakılmaması için; üniversite gençliğinin barınma sorunlarının ortadan kaldırılması için yurtlar açılmalıdır. Üniversite ve liseye geçiş sınavları için hazırlık ve kurs merkezleri açılmalı ve sayıları arttırılmalıdır.
Kent planlaması insanın ve doğanın korunmasını gözeterek yapılmalıdır.
Kentsel dönüşüm adı altında halkı kentin merkezlerinden sürgün edecek proje ve uygulamalar olmamalıdır. Halkın fikri alınarak, deprem riski gözetilerek yerinde dönüşüm yapılmalıdır.
Belediyeler tarafından afet eğitimleri yapılmalı, riskli yapılar ve kamu binaları güçlendirilmeli, toplanma alanları artırılmalıdır.
Nükleer santraller başta olmak üzere doğayı tahrip edecek, insan ve canlı yaşamına zarar verecek belediye sınırları içerisinde yapılacak enerji, sanayi, maden işletmeleri ve turistlik tesislerin yapımına onay verilmemeli ve açık tutum alınmalıdır.
Yeşil alanların betonlaşmasının önüne geçilmelidir.
Tarım üretiminin ve tarım alanlarının korunması için gerekli tedbirler alınmalı, yerli tohumculuk ve besicilik teşvik edilmeli, üretici köylüler desteklenmelidir.
Ekolojik dengeyi koruyacak, bitki ve hayvan sağlığını gözetecek önlemler alınmalı, sokak hayvanlarının barınma bakım ve tedavilerin yapılacağı bakım evleri açılmalıdır.
Aşağıda imzası bulunan Tarsus Emek ve Demokrasi Güçleri olarak Tarsus Belediyesi ve Mersin Büyükşehir Belediyesi’nden taleplerimizin takipçisi olacağımızı kamuoyu ile paylaşırız. Tarsus halkını ve emekten, demokrasiden yana kurumları bu talepleri örgütlemeye çağırıyoruz.”
Çağrıya imza atan kuruluşlar:
Tüm Bel-Sen, DİSK, 2017 Tüm Emekliler Sendikası, 2021 Tüm Emekliler Sendikası, Halkevleri, PSAKD, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Kadının Sözü Derneği, Mersin tabip Odası, Musalla Gönüllüleri Derneği, Yeşil Mahalle Kültür ve Dayanışma Derneği, Yeşil mahalle Muhtarı, CHP, EMEP, Sol Parti, TİP