DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Deprem Dayanışma Derneği 6 Şubat Depreminde Yaşamlarını Yitirenleri Andı

Yayınlanma Tarihi : Google News
Deprem Dayanışma Derneği 6 Şubat Depreminde Yaşamlarını Yitirenleri Andı

Deprem Dayanışma Derneği 6 Şubat Depremi’nin 1. yılında Alpargün Apartmanı önünde  anma etkinliği düzenledi. Deprem Dayanışma Derneği Adına basın metnini okuyan Yusuf Köse Şunları dile getirdi:

“Sevgili dostlar, değerli depremzede arkadaşlar;
Bugün, bu saatte 96 canımızı kaybettiğimiz Alpargün Apartmanının önündeyiz.
Bugün, 6 Şubat depremlerinde yaşamını yitiren 53 bin 537 canımız için buradayız.
Bugün, aynı zamanda depremlerin etkilediği 11 il, 124 ilçe, 6 bin 929 köy ve mahallelerde mağdur edilen yurttaşlar için de buradayız.
Sevgili dostlar;
6 Şubat depremleri ülkemizin tanık olduğu ilk büyük deprem olmadığı gibi son da olmayacaktır. Ne zaman nerede büyük bir depremin meydana geleceği bilinmemekle birlikte felakete dönüşmesini önlemek için ivedilikle hayata geçirilmesi gerekenler bellidir.
Ama yakın dönemde yaşadığımız 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen deprem bölgesinde hala çadır ve konteynırlarda yaşayan halkın sorunları çözülmedi.
Kuşkusuz ki kalıcı konutların bir an önce yapılıp teslim edilmesi bölgede hayatın normale dönmesi açısından çok önemlidir. Ancak yeterli değildir. Sorun sadece insanların başını sokacakları bir çatıya sahip olmaları değildir. Sağlıklı ve güvenli bir yuvaya sahip olmak planlı ve denetimli bir yapılaşmayı gerektirir.
Sevgili arkadaşlar, değerli yurttaşlar
Gördük ve yaşadık ki 6 Şubat depremlerinin hemen ardından çok uzun bir süre müdahale bile yapılmazken, emek ve demokrasi güçleri bütün imkanlarını depremzede yurttaşlar için büyük bir dayanışmayı örgütledi ve harekete geçirdi.
Bugüne kadar bilim insanlarının önerilerini dikkate almayan iktidar, kentsel dönüşümü rantsal dönüşüm olmaktan çıkarmalı, halk için depreme dirençli konutlar yapmalı, deprem toplanma alanları oluşturmalı, acil ve hızlı müdahale için ekipmanlar ve ekipler hazırlamalı, bir doğal afeti katliama çeviren politikalardan vazgeçilmelidir.
Yaşadığımız büyük kayıplar ve derin acılar bizlere bir kez daha göstermiştir ki bilimi, planlamayı ve denetimi dışlayan yönetim anlayışı, ülkemizin geleceğine yönelik en büyük tehdittir. Bu nedenle bilimin ve tekniğin sesini yükseltmek, ülkemizin geleceğini ve halkımızın yaşamını güvenceye alabilmenin en önemli, en gerçekçi yoludur.
Ekoloji örgütleri tarafından hazırlanan 1.yıl deprem raporunda da ifade edilen; Enkaz kaldırma, moloz taşıma ve döküm işlemlerinin yarattığı ekolojik tahribatları dile getirmek için yapılan basın açıklamaları ve eylemlere karşın var olan uygulamalar devam etmiştir.
Depo sahaları olarak dere yatakları, tarım arazileri, zeytinlikler ve deniz kıyısına yakın alanlar seçilmiştir. Bu seçim hiçbir yasal, bilimsel ve teknik esasa uygun yapılmamıştır. Bina yıkımlarında ilgili yönetmeliğe dahi uyulmadığı, sulu yıkımın yapılmadığı görülmüştür.
Peki, bizler şimdi bu hakikat karşısında ne yapacağız?
Demokratik, dayanışmacı, hak arama talebinden vazgeçmeyen toplumları oluşturmak artık yaşamsal bir zorunluluktur. Birlikte düşünmek, karar almak, her canlının iradesinin yaşama etki etme halinin evden mahalleye, mahalleden ilçeye ve kente yansımasını birlikte başarmak zorundayız.
Depremin birinci yılında gelinen noktada; Havamızı, suyumuzu, toprağımızı, kentlerimizi, köylerimizi, mahallerimizi ve birbirimizi korumak zorundayız.
Sözlerimize son verirken yaşamlarını yitiren tüm canları tekrar sevgi anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Unutmak Yok, Affetmek Yok, Helalleşmek Yok!”