DOLAR 38,8109 % 0.03
EURO 43,6058 % 0.33
STERLIN 51,8442 % 0.35
FRANG 46,1211 % 0.05
ALTIN 3.962,66 % 0,04
BITCOIN 103.662,95 -0.684

Hayvanları koruma kanunu: “ Yeni kanun sorunu çözmeyeceği gibi aksine büyüttü”

Yayınlanma Tarihi : Google News
Hayvanları koruma kanunu: “ Yeni kanun sorunu çözmeyeceği gibi aksine büyüttü”

Hayvanları koruma kanunu uygulama yönetmeliğine dair tartışmalar güncelliğini korurken sokak hayvanlarına yönelik iddialar ve bilinçli kutuplaştırmalar arttı. Konuya dair görüşlerini Çukurova Bülten’de dile getiren Adana Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Av. Melike Yılmaz, kanunun içeriğini, nedenlerini ve çözüm yolunu değerlendirdi.

Çukurova Bülten Haber Merkezi – Olcay Aytürk

Öncelikle bu kanunun neden ve nasıl çıkarıldığına bakılması gerektiğini belirten Av. Melike Yılmaz,  “Bu kanun çıkarılırken gösterilen gerekçe 2004 yılında çıkarılan hayvanları koruma kanununun belediyeler tarafından uygulanmamış olmasıydı. 2004 yılında çıkarılan kanunun uygulanmadığını açıkça belirterek bu kanun teklifini sundular” dedi.

2004 yılında çıkarılan kanunun prensibinden bahseden Yılmaz, “Bu kanun sokak hayvanlarının belediyeler tarafından toplanmasını, kısırlaştırılmasını, gerekli aşılarının hayvan ve insan sağlığı açısından yapılmasını ve daha sonra alındıkları yere bırakılmalarını içeriyordu. Bu şekilde hem hayvan popülasyonu kısırlaştırmalarla kontrol altına alınacak hem de toplum ve hayvan sağlığı için gereken önlemler alınmış olacaktı.

Hayvanların kalıcı olarak barınakta tutulması pek çok açıdan sorunlara sebep oluyor. Bazı hastalıkların tedavisi uzun sürüyor ve az kapasiteli barınaklarda bu hastalıkların yayılması önlenemeyebiliyor. Hayvanların topluca ölmesi veya mevcut barınak imkanlarının yetersizliğinden tabiri caizse perişan olmaları kaçınılmaz oluyor” sözlerine yer verdi.

Gereken bütçeyi 21 yıla yaymadan bile bu husus çözümlenebilirdi”

21 yıl önce çıkarılan kanun gerektiği gibi uygulanmış olsaydı şu an sokak hayvanı sorunu olmayacağının altını çizen Yılmaz, şu sözlere yer verdi;

“Zira 21 yıl gibi bir sürede, 2004 yılında şu anki kadar sokak hayvanının da bulunmadığı göz önüne alındığında, popülasyon kolaylıkla kontrol altına alınabilirdi. Örnek vermek gerekirse, bir şehirdeki her bir ile belki de 5 köpek bile düşmeyecekti. Ve bu köpekler kısırlaştırılması yapıldığı için sakinleşmiş, bulunduğu bölgedeki hayvan sayısının az olması sebebiyle iyi beslenebilmiş, uzun yıllardır sokak hayvanları aşılandığından toplum sağlını riske atacak hiçbir hastalığı bulunmayan köpekler olacaktı.

Ancak fikrimce sokak hayvanları konusu bugüne kadar siyasi açıdan oy potansiyeli olan bir konu olmadığından belediyelerce bu kanunun gerekliliklerine bütçe ayırılmamıştır. Bunun sonucunda çok az il ve ilde kanuni zorunluluk olan hayvan bakımevlerinin (barınakların) kurulduğunu söyleyebiliriz. Belediyeler kanunun onlara verdiği görevleri açıkça ihmal etmiş, sokak hayvanlarının bugünkü durumuna zemin hazırlamıştır. Halbuki kanunun emrettiği gibi her il ve ilçe pek tabii 21 yılda barınak kurabilirdi. Gereken bütçeyi 21 yıla yaymadan bile bu husus çözümlenebilirdi.”

Yılmaz, yeni hayvanları koruma kanununun neleri içerdiğini ve bu kanunu nasıl okumamız gerektiği sorusunu şöyle yanıtladı;

“Artık il ve ilçe belediyeleri kanunun gerekliliklerini yapmazsa para cezası ve hatta hapis cezası ile karşılaşabiliyor. Başlangıçta bunun iyi bir şey olduğu düşünülebilir ancak durum pek öyle değil. Zira yeni kanunda 21 yıldır sorumluluklarını yerine getirmeyen belediyelerin faturası hayvanlara kesilmiş durumda. Artık sokak köpeklerini toplayıp barınakta tutmak zorunda belediyeler. Peki hali hazırda barınağı olmayan belediyeler ne yapacak derseniz kanunda bu yükümlülüklerini yerine getirmeleri için belediyelere 31/12/2028’e kadar süre verildi.

Barınak kurma yükümlülüğü ise nüfusu 25 bini aşan belediyelere verildi yalnızca. Ve bu belediyelerin birbirlerinin barınağına köpek bırakması yasak. Şimdi akıllardaki soru şu, barınak kurulana kadar yani 2028’in sonuna kadar ne olacak? kısırlaştırmalar yapılmaya devam edilecek mi? cevap hayır. Kısırlaştırmalar tamamen durduruldu. Belediyelerin barınak kurulana kadar mevcut popülasyonu kontrol almasının resmen önüne geçildi.

Eğer bir belediye kısırlaştırmak maksadıyla bir köpeği alır ve barınağı olmadığı için geri bırakırsa 71.965 TL para cezası ile karşı karşıya kalacak. Bu durumda barınağı olmayan ve kısırlaştırma yapması resmen yasaklanan ilçe belediyelerinde hayvan popülasyonunda patlamalar yaşanacak. Özetle yeni kanun sorunu çözmeyeceği gibi aksine büyüttü.”

 Hiçbir kanun ve yönetmelik kişilerin Anayasa’da belirlenmiş haklarını ihlal edecek şekilde düzenlenemez

Şu an barınaktan hayvan sahiplenmenin de imkansız hale geldiğini söyleyen Av. Melike Yılmaz, Kanunun amacına ve sahiplendirmeyi teşvik eden maddelerine bakıldığında  asıl amacın sokak hayvanlarını barınakta güvende tutmak ve daha sonra sahiplendirilmelerini sağlamak ve sahiplendirmeleri teşvik edici çalışmalar yapmak üzere yerel yönetimlere kanunda bazı görevler verilmiş durumda olduğunu  ancak uygulamada bunun görülmediğini belirtti.

Uygulama yönetmeliğinde barınaktan hayvan sahiplenmek için kişilerin bulunduğu binada köpek bakılabileceğine ilişkin Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki yönetim planını ve bu doğrultuda bağımsız bölümde köpek bulundurabileceğine dair yöneticiden temin edilen izin belgesini sunma zorunluluğu getirildiğini vurgulayan Yılmaz, şu sözlere yer verdi;

“Ülkemizdeki binalarda matbu, yani kırtasiyelerden temin edebileceğiniz yönetim planları kullanılmakta. Kimse bunun için ayrı bir çalışma yapmamış maalesef. Bu matbu yönetim planlarında da apartman dairelerinde kişilerin hayvan besleyemeyeceğine dair bir madde var. Bu durumda barınaktan hayvan sahiplenmek isteyen kişilerin Anayasal haklarının ihlali demek. Hiçbir kanun ve yönetmelik kişilerin Anayasa’da belirlenmiş haklarını ihlal edecek şekilde düzenlenemez ancak durum bu.

Barınak kapasitelerini sahiplenmelerle azaltabilecek imkanlara sahip olanların önüne de il hayvanları koruma kurulu kararı ile sınırlama getirildi. Bu karara göre petvet sisteminde kayıtlı hayvanınız yoksa apartman dairesi için 1, araziniz bağınız bahçeniz varsa sadece 2 köpek sahiplenebileceksiniz. Bu karar, kanunun amacına ve ilkelerine aykırı olduğundan ve uygulama yönetmeliğindeki yetki sınırları kurul tarafından aşıldığından Adana Barosu tarafından ilgili kararın iptali için dava açılmıştır.”

Bizler bu konudaki kanunun çıkmasından önce yetkililere duyurmaya çalışmıştık ancak faydası olmadı

Kanunun ne topluma ne de hayvanlara fayda sağlamayacağını belirten Yılmaz, “Sahiplendirmelerin bu kadar kısıtlanmış, adeta engellenmiş olması, kısırlaştırmaların barınağı olmayan il ve ilçelerde tamamen durması bizi ilerde daha ciddi sorunların karşılayacağını göstermektedir. Hayvan popülasyonunda ciddi yükselişler bekliyoruz” dedi.

Kanun çıktıktan sonra toplum nezdinde bazı yanlış anlaşılmalar olduğunu ve kanunda düzenlenen ötanazi başlıklı kısmın, hayvanları öldürmenin artık cezası olmadığı gibi bir algı oluşmasına sebebiyet verdiği söyleyen Yılmaz,

“Kanunun çıkmasının akabinde Ankara Polatlı’da yavru bir köpeği dirgenle öldüren fail ‘devlet kanun çıkardı köpekleri öldürmek için’ şeklinde korkunç açıklamalarda bulundu.  Bizler bu konudaki kanunun çıkmasından önce yetkililere duyurmaya çalışmıştık ancak faydası olmadı. Ötanazinin kanunda yer bulmuş olması zaten kabul edilebilir gibi değil. Ötanazi dediğimiz şey kişinin kendi istek ve iradesi ile yasal yollarla hayatına son vermesidir.

Ancak hayvanların bu konuda irade göstermesi mümkün olmadığından ötanazi ifadesiyle öldürülmelerinin üstü örtülemez. Maalesef bu hususu düzenlerken kanundaki ifadeler yoruma açık bırakılmış. Belirlilik ilkesi gereği kanun maddesini okuduğunuzda hangi durumlarda ötanazi yapılacağı ne usulde yapılacağının net olması gerekir ancak maddede belirlilik ilkesinin gerekleri yerine getirilmemiş hayvanların öldürülmesi keyfi uygulamalara yol açacak hale getirilmiştir” sözlerine yer verdi.

Kanunda belirsizliklerin olduğunun altını çizen Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı;

“Kanundaki ‘olumsuz davranışları kontrol edilemeyen’ ifadesini nasıl yorumlamak gerekir? kime göre olumsuz, neye göre olumsuz, hangi olumsuz davranışlar, olumsuz davranış olarak belirlenecek durumlara karşı ne gibi rehabilite yöntemleri uygulanacak ve hangi aşamada sonuç alınamadığı kabul edilecek tamamen belirsiz. O an, o barınakta karar vermeye yetkili kişinin keyfiyetine kalmış bir düzenleme.

Kanun henüz tasarı aşamasındayken veteriner hekimlerce kısırlaştırmanın ötanazi işleminde kullanılacak uyutma iğnesinden daha az maliyetli olduğu belirtilmiştir. 21 yıl boyunca kısırlaştırma işlemi daha az maliyetli olmasına rağmen buna bütçe ayırmayan belediyelerin uyutma işlemini yapmayacağının hayvan hakkı savunucuları olarak farkındaydık.

Zaten 14 Aralık 2024 tarihinde resmi gazetede yayımlanan uygulama yönetmeliğinde de veteriner hekimin uygun görmesi halinde ateşli silahlarla da hayvanların öldürülebileceği düzenlenmiştir. Akıllara yine anı sorular geliyor, hangi gereklilik hallerinde bu hayvanlar ateşli silahla öldürülecek? Tamamen belirsiz. Uyutmaya uygun elimde aşı kalmadı, barınak bütçesi yetmedi demesi bile mevcut yönetmelikte uygun kabul edilebilecek halde.

Hayvanların ateşli silahlarla öldürülmesini bile keyfiyete bağlı kalacak şekilde düzenlemiş olan bu yönetmeliğin ve buna bağlı kanunun kabulü mümkün değil. Akıl tutulması yaşatan bir diğer maddemiz yerel yönetimlerin sahipsiz köpeklere ilişkin yürüttüğü iş ve işlemlerde Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi kapsamındaki idari tedbirleri almaya yetkilendirilmiş olmaları.”

“Hayvanların topluca katledilmelerinin yolu açılmıştır

Hayvan katliamlarının önünün açıldığını söyleyen Yılmaz, “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesindeki 12. Maddede hayvan sayısının sorun yaratacak seviyelere ulaşması halinde topluca öldürülmeleri düzenlemektedir. Yani yine, belediyeler kanuni sorumluluklarını yerine getirmeyip popülasyonu kontrol altına almadıkları için hayvanların topluca katledilmelerinin yolu açılmıştır” dedi.

Tüm canlılar için yaşama hakkını savunmaya devam edeceklerini belirten Yılmaz, son olarak şunları dile getirdi;

“Aslında çözüm çok basit. 2004 yılında çıkarılan kanunun artık belediyelerce uygulanması sağlanmalıydı. Barınaksız il ve ilçe belediyesi kalmamalı, hayvanların düzenli olarak kısırlaştırılması yapılmalı, hatta il ve ilçelerdeki hayvan sayısı belirlenerek popülasyonun azaltılması için günlük kısırlaştırma hedefleri belirlenmeliydi.

Zaten sokak hayvanlarının ömrü ortalama 2-3 yıldır. Yeterli kısırlaştırma yapılması halinde 2-3 yıl içerisinde mevcut hayvan sayısı kolaylıkla yarıya indirilebilir. Veterinerler kısırlaştırılmış köpeklerin saldırganlık göstermediğini, 60 yaşındaki insanlara benzediği söylemektedir. Dolayısıyla toplum açısından tehlike arz edecekleri bir durum da söz konusu olmayacaktır.”

Hak odaklı haberciliğe hayvan haklarının medyada sunumu açısından bakmak: “Sokak hayvanları hedef mi gösteriliyor?”

 

Erciş Haberleri
deneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu veren siteler