DOLAR 39,5152 % 0.64
EURO 45,7099 % 0.63
STERLIN 53,6762 % -0.71
FRANG 48,6941 % 0.61
ALTIN 4.373,35 % 1,04
BITCOIN 105.186,13 -0.187

Geçmişin izleri, geleceğin umudu: Okan Özalp ile Arkeolojiyi anlamak

Arkeolog Okan Özalp, Türkiye’de arkeolojiye olan ilgisizliğe karşı öyküleştirme, eğitim ve dijital anlatımlarla tarih bilincini bireysel çabaları ile yaymaya çalışıyor.

Yayınlanma Tarihi : Google News
Geçmişin izleri, geleceğin umudu: Okan Özalp ile Arkeolojiyi anlamak

Çukurova Bülten Haber Merkezi – Dilara Albayrak

Türkiye’nin arkeolojik zenginliklerini insanlara anlatmak ve bu alanı daha görünür kılmak amacıyla çaba gösteren isimlerden biri, Datça doğumlu arkeolog ve restoratör Okan Özalp. Klasik dönem arkeologu Özalp, arkeolojiyi “insanın geçmişiyle geleceği arasında bir köprü” olarak tanımlıyor ve bu bilimin merkezine insanı yerleştiriyor.

“ARKEOLOJİ, İNSANIN KENDİSİDİR

Arkeolojide ana konunun insan olması, arkeolojiyi tüm bilim dalları ile bağlantılı bir bilim dalı yapar.

Arkeolojinin sadece kazılarla sınırlı bir bilim olmadığını vurgulayan Özalp, bu alanın temelinde insan merakının yattığını belirtiyor. Her yeni bulgunun, bir sonraki keşfin kapısını araladığını ifade ederek, geçmişin izleriyle geleceğe dair ipuçları elde edildiğini anlatıyor. Arkeolojiye ilgisizliğin ise bu kültürel köprünün zarar görmesine neden olduğunu dile getiriyor.

DATÇA’DAN DÜNYAYA AÇILAN ANTİK HİKÂYELER

İzmir, Foça ve Balıkesir’de restorasyon çalışmaları yürüttükten sonra doğduğu topraklara dönen Özalp, Datça’nın zengin tarihini tanıtmak için büyük bir gayret gösteriyor. Özellikle çocuklara arkeolojiyi sevdirmek adına geliştirdiği yöntemler dikkat çekici. Kırılmış testi parçalarını birleştirme etkinlikleriyle çocuklara hem eğlenceli hem öğretici deneyimler sunuyor. Mitolojik öykülerle süslediği anlatımlar, miniklerin ilgisini cezbediyor.

GÖBEKLİ TEPE VE ANADOLU’NUN EVRENSEL ÖNEMİ

Klasik dönem arkeoloğu olmasına rağmen Göbekli Tepe kazılarına hayranlık duyan Özalp, bu alanın insanlık tarihine ışık tuttuğunu belirtiyor. Anadolu’nun, tıpkı günümüz Amerika’sı ya da İngiltere’si gibi dönemin kültürel merkezi olduğunu savunuyor. Farklı toplulukların büyük mimari yapılar inşa etmek için bir araya geldiği bu tür yerleşimlerin, antik dönemde de gelişmiş bir örgütlenme ve iletişim düzeyine işaret ettiğini vurguluyor.

DATÇA’DA MÜZESİ OLMAYAN TARİH

Datça’da hâlâ bir arkeoloji müzesi bulunmamasını büyük bir eksiklik olarak değerlendiren Özalp, kültürel mirasın yerinde korunması gerektiğini savunuyor. 2300 yıllık antik Yunan yazıtını bir okul duvarında tesadüf eseri bulduğunu anlatan Özalp, yazıtta Hipokrat’ın isminin geçmesi ve Knidos Tıp Ekolü’nün tüm dünyaca bilinmesi Datça’nın antik dönemin tıp merkezi olabileceğini gözler önüne seriyor. Ancak, bu tarihi eserin Datça’da sergilenmemesi Datça için büyük bir kayıp.

TARİHİ ESERLERİMİZE SAHİP ÇIKMAK

Türkiye’de kültürel mirasa gereken değerin verilmediğine dikkat çeken Özalp, yıllar boyunca yalnızca yaz aylarında üç ay süren kazıların artık yıl boyu yapılmasının olumlu bir gelişme olduğunu ancak bunun geç kalınmış bir adım olduğunu ifade ediyor. Ayrıca, nine ve dedelerimizden kalan etnografik eşyaların hurdacılara zamanında bir leğen karşılığında satılmış olması gibi yanlış yaklaşımlara da değinerek, bu konuda toplumsal bilincin artması gerektiğini savunuyor.

DİJİTAL ANLATIM İLE ANTİK DÜNYAYA YOLCULUK

Okan Özalp, arkeoloji ve tarihi anlatmak için teknolojiyi de kullanıyor. “Öyküler ile Antik Dünyaya Yolculuk” isimli öykü kitaplarını dijital ortama taşıyarak yapay zekâ destekli animasyon videolarla YouTube üzerinden ücretsiz erişime sunuyor. Bu içeriklerin özellikle ebeveynler ve öğretmenler tarafından çocuklara aktarılmasını hedefliyor. Özalp’e göre, arkeolojiyi sevdirmenin yolu, onu erişilebilir ve eğlenceli hale getirmekten geçiyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Erciş Haberleri
deneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu veren siteler